Son zamanlarda yaşanan ve ilginç bir hale gelen tartışmaların odağında bulduk kendimizi.

Malum salgından nasibini alan mesleğimiz ve meslektaşımız birde son zamanda yaşanan kısır tartışmaların ve geçmişteki hesaplaşmaların ekranlara taşıdığına şahit oldu.

Biri laf söylüyor, diğeri altta yorum yapıyor; biri hakaret ediyor, diğeri bir dahaki programa randevu alarak aynı dil ve seviyeyle sözlerini daha şiddetli hale getirip meseleyi düelloya çeviriyor. Hatta kendi sevenlerini de canlı yayınları izlemeye davet ediyor, yorum kısmında fanatik olanları hazırda bekletip eleştiri yapana hakaret emri veriyor.

Program içeriğine baktığımızda bizleri ilgilendirmeyen ne ararsan var. Yalan, iftira, menfaat, hakaret, küfür hatta reyting bile var. İzlenme oranlarını ve ilgiyi gören, duyan reyting avcıları canlı yayın yapıyor veya randevular verip günler öncesinden gruplarda ve sosyal medyada ilanlar paylaşılıyordu. Yani bizi ilgilendirmeyen fuzuli işler korona ile birlikte yeni düzende yerini alıyordu.

Eskiden konular, bu seviyeye gelmeden dururdu. Bir çizgisi vardı. Yöneticiler, durması gereken yeri bilirdi. Şimdi bu konular ekranlara taşındı.

Eskiden padişahlar fermanını davulcularla halka duyururken, bunlarda yüksek egoları ile neredeyse aynı yolu izlediler. Bizleri bazen güldürdünüz, bazen de düşündürdünüz. Tebessümle baktık halinize; vah dedik. Peki, siz hiç canlı yayınlarda ne izlettiğinizi sonradan tekrar izleyerek peşinizden sürüklediğiniz sevenlerinize " Ne verdim, ne öğrettim ve nasıl motive ettim" dediniz mi? Vicdan-ı muhasebeyi yaptınız mı?

Değerli medya mensubu arkadaşlar veya aracı olan kişiler!

Yöneticiler üzerinden yeni bir akım mı geliştiriyorsunuz?

Canlı yayınlarda tartışmaların odağındaki insanlara randevu vererek birbiriyle olan kavgalarına çanak mı tutuyorsunuz?

Belli ki bir hesabınız var!

Ya iki tarafı kullanıp bir vitrin oluşturma gayretindesiniz!

Ya da iki tarafın üyelerini ve yöneticilerini birbirine daha da düşman edip bu oluşumları yıpratalım, yeni bir oluşumla herkesi bir arada toparlayalım hevesindesiniz!

Size enteresan bir hikaye ile veda edeyim:

İhtiyar amcanın biri ineğini sağar, yağ yapar bakkala götürür satarmış.

Bakkal sorarmış amcaya: "kaç kilo amca?”

Amcada "1 kilo uşağum" dermiş. Hemen 1 kilonun parasını verirmiş amcaya.

Ertesi hafta gene amcaya sormuş "kaç kilo" amcada '1 kilo uşağum" bakkal hiç tartmadan çıkarır parasını verirmiş.

Ertesi hafta bakkal şüphelenmiş: “kaç kilo demiş yağın?” “1 kilo demiş uşağum.”

Koymuş teraziye birde bakmış ki 900 gram gelmiş!

Bakkal: “Amca demiş hiç yaşından başından utanmıyor musun? Şu yaptığın sana yakışıyor mu?” diye öfkeyle sormuş.

Amcada: “Valla uşağum evde eski bir terazim var, bir tarafina benim tereyağini, öbür tarafina da senden geçen alduğum 1 kilo şekeri koyayrum demek ki sende bir ariza var.” demiş.