Hey! Halı yıkamacı.

Evet, evet sen; sana sesleniyorum.

Sen hiç vergi ödedin mi?

Bu kadar basit bir soruda dahi yutkunduğunu hissediyorum. Ama dur, daha sorularım bitmedi.

Sen hiç sigortalı yirmi personel çalıştırdın mı?

Sen hiç yirmi personel için sigorta ödemesi yaptın mı?

Sen hiç kendi sigortanı ödedin mi?

Senin hiç 15 yıl seninle çalışan elemanın oldu mu?

Sen hiç bu 15 yıllık elemanın biriken 120.000 lira tazminatının nasıl ödeneceğini hesap ettin mi?

Sen hiç çalışanına insana yaraşır yaşayacak maaş ödedin mi?

Sen hiç çalışanın öğle yemeğinin kaliteli olmasına özen gösterdin mi?

Sen hiç elemanının yıllık iznini kullandırdın mı?

Sen hiç aracının kaskosunu yaptırabildin mi?

Sen hiç işveren olabildin mi?

Sen hiç müşterinin sana saygı gösterdiğini gördün mü?

Sen hiç (Allah korusun) başına bir kaza geldiğinde altından nasıl kalkacağını düşündün mü?

Sen hiç geleceğini düşündün mü?

Bunlar ticari sorulardı. Dur daha bitmedi, sırada özel sorular var.

Sen hiç kaliteli bir tatil yapabildin mi?

Sen hiç kaliteli bir arabaya bindin mi?

Sen hiç adam gibi yaşamayı kendine şiar edindin mi?

Ucuz fiyatla çalışırsan, bunların hiçbirine evet diyemezsin.

Bu soruların büyük çoğunluğuna evet diyemiyorsan Cem Yılmaz'ın FARKETMEZ Petrolünden ne farkın var.

Peki bu kadar ağır iş yaptığın halde seninde hakkın değil mi adam gibi yaşamak.

İleriki yıllarda mesleğimizin hastalığı bel problemi yaşarsan, iş yapamaz olursan hayatını nasıl idame ettireceksin düşünüyor musun?

Ben eleştirince adamlığımı, insanlığımı sorguluyorsun ya, bu soruların büyük çoğunluğuna evet diyemiyorsan, tüküreyim senin adamlığına, tüküreyim senin insanlığına, tüküreyim senin patronluğuna.

Siz beğenin ya da beğenmeyin ben buyum.

Size şirin görünecek şekilde hareket etseydim, bugün bende sıradan bir halı yıkamacı konumunda olurdum.

Oysa sektörün Mercedes'i, Opet'i konumundayım.

Hey! Siz evet, evet size sesleniyorum; sektörün FARKETMEZ Petrolleri, siz bu kafayla devam edin, ben Opet olmaktan memnunum.