Son yıllarda sektördeki halı yıkama işletmelerine baktığımızda %50’si kendi işletmelerini yönetirken, %50’si fason işletmelere dönmüş görünüyor.

Önce “Fason” ne demek bir bakalım.

Fason, TDK sözlük anlamına göre ticaret malzemesini marka sahibi tarafından karşılanıp, üretici firmaya yani fason işi yapacak firmaya istekleri doğrultusunda ürün üretmesi veya hizmet görmesi demektir.

Yani burada üretim yaptıranın marka yolu açıkken, hizmeti gören fasoncu mal sahibine muhtaç durumundadır. Bir defa fason üretimi, imalatı, ticareti yapan işletmelerle hizmet sektöründe fason işi yaptırmak birbirinden farklıdır.

Son yıllarda bizim sektörümüzü de kasıp kavuran fason işi yapmanın avantajlarına ve dezavantajlarına bir bakalım:

Fasonun avantajları firma ve sektörlere göre değişiklik gösterse de temelde fason üretim yaptıranın veya hizmeti verenin atölye olsun fabrika olsun iş yeri açma zorunluluğu olmadığı için makina parkuru olmaz.

Ruhsat sorunu yaşamaz.

İşci sorunu, SSK, vergi katma değerlerden muaf olduğu için sadece ticaretini düşünür. Bu ticaretten doğan gelir giderlerinden sorumluluğu olur.

Fasonun bir de dezavantajlarına bakalım:

Kalite sorunları,

Üretim gecikmesi,

Gel gitler.

İşte burada fason üretimi yapan işletmenin, teknik destek alabileceği başka firma yoksa kağıt üzerinde yapılan anlaşma da iyi niyetli değilse; ekstradan ön görülmeyen menfi olaylar da sürece eklenirse tüm bunlar bir de işlerin en yoğun olduğu zamana denk gelirse arıza çıkmaya başlar.

Şartlar böyle olduğundan pansuman yapılır, olmaz. İlaçlı tedavi, olmaz. Ameliyata karar verilir, o da olmaz. Sonuç bir bakarsın bütün hayaller panzehir olur gidiverir. 

Son yıllarda sektördeki halı yıkama işletmelerine baktığımızda %50’si kendi işletmelerini yönetirken, %50’si fason işletmelere dönmüş görünüyor.

Bunlar yetmemiş gibi bir de home ofisler türedi!

Bu da en tehlikeli olanı. Şimdilik bariz değiller ama ileride baş ağrımız olacak. Hatayı görürüz, sorunları dile getiririz, hatta olmaz olsun bu adaletsizlik diye naralar atarız; “Nerde bu devlet, Nerde bu millet?” deriz. Daha da ileri gideriz; “Nerede bu dernekler, federasyonlar; Nerede bu başkanlar?” diye ahkam keseriz.

İşte bunların %80’ni ya fasoncudur ya da home’cudur. O beğenmediği başkanlar yasal olarak çözüm önerilerini sosyal medyada, dergilerde, her platformda dile getirirler. Karşılık olarak sağ ol başkanım, var ol başkanım der de çözüme gelince aman köyün delisi ben miyim başkaları uğraşsın deyiverir, çıkar işin içinden…

Bu durumda fasonun önüne geçilir mi? Biraz zor!

Yapılması gereken fason hizmeti gören; veren firmaların kurumsal kimliği, yasal boşlukları, rekabet hükümleri gibi zorunlulukları yerine getirmiş olmalarına dikkat etmeliyiz. Tüm şartlar olgunlaşmışsa kısa vadede hizmet görmekte sakınca görmüyorum. Uzun vadede sürdürülebilirlik anlamında iyi analiz yapmak lazım!  

Çünkü istatistikler şunu göstermiştir ki dünyada ve ülkemizde fason üretimi ve de hizmeti gören işletmelerin uzun soluklu sürdürülebilir bir gelecekleri olmamıştır. Nedenleri başta ülkeler içindeki iç karışıklıklar, siyasi ve ekonomik nedenler, lojistik, ulaşım giderleri, rakip firmaların daha cazip fiyat vermeleri, bugün dost olup yarınının düşman gözüyle birbirlerine bakmaları…

Daha birçok neden sıralayabiliriz.

Bu nedenledir ki fason işi günümüz koşullarında avantaj gibi görünse de resmiyette bununla ilgili bir yasal boşluğun olması kağıt üzerindeki sözleşmeler bazen sizi kurtaramayabilir.

Dip not olarak fason işi yapan da yaptıran da mutlu ise şimdilik bize tebrik etmek düşer.