Erdemli kişiler kendini olduğu gibi tanıtır. Gerçek neyse  kendisini öyle takdim eder!

Bir de kendinde olmayan vasıfları, meziyetleri, malları, mülkleri, ustalıkları, maharetleri, becerileri, tecrübeleri varmış gibi gösterip kısa vadede çıkar sağlayan riyakârlar vardır.

İnsanoğlu hangi karaktere sahipse o şekilde gözüküp, ona göre hareket etmelidir. Zaten bir insanın karakterinin doğrusunu, yanlışını etrafındakiler bilir.

Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim atasözünde olduğu gibi iyi insanların hayattayken yeterince kıymeti bilinmez. Kötü insanlar ise haddinden fazla kıymete biner

İyi insanlar daima kaybederler çünkü adil dövüşürler. İyi insanlar kaybeder çünkü dürüsttürler!

Peki, Yaradan bize her imkanı verdiği halde biz insanoğlu neden iyi insan olamıyoruz.

Her zaman güneş gibi olabilsek şefkatte, merhamette; gece gibi olabilsek ayıpları örtmekte, akarsu gibi olabilsek keremde, cömertlikte; toprak gibi olabilsek tevazuda, mahviyette; ölü gibi olabilsek öfkede, asabiyette…

Her ne olursak olalım önce kendimiz olabilsek keşke. Her şey olabilsek de inkarcı olmasak, Allah’ın sevgili kulu olsak da şeytanın kölesi olmasak keşke!

İçimiz dışımız bir olsa da farklı görünüp farklı konuşmasak. Hayatta her şeyden önce kendimizi bildiğimiz halde başkalarının hatalarına düşerek kendimizi kaptırmasak. İki yüzlülüğün, riyakarlığın nelere mal olabileceğini bir idrak edebilsek de olduğumuz gibi görünebilsek!

Sektör olarak bizler bunların neresindeyiz?

Bir yıl, on iki ay!

Yılda sekiz ayının rolantide gittiğini bildiği halde sadece full çalıştığı ayları baz alıp, rekorlar kırıyorum diye bol keseden atanlar; kalan sekiz ayda “Yandım Allah!” deyip devren satılık ilanına yılların tecrübesini satıyorlar.

Kullandıkları makina ekipmanları lanse ederlerken de durumlar böyle! Örneğin makina sıfıra yakın, daha anahtar değmedi diyor pazarlarken; makinaya bir bakıyorsun her tarafı pas bağlamış bakımsızlıktan.

Servis araçlarında da durum farksız değil.

10, 20 yıllık neredeyse pertte çıkacak araçları her parçası orijinal diye pazarlıyorlar.

Daha buna benzer birçok kalem sayabilirim!

Neyse.

Mevlana’nın sözü gibi; ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.

Peki, biz bu sözün neresindeyiz?