İşsizlik neye göre var, neye göre yok!

Bir sezon daha girdi. Hepiniz fikir birliğine varmış gibi Türkiye’de işsizlik yok diyeceksiniz. Özellikle bizim sektörümüzü bakıldığında haklı olduğumuz yönlerimiz ağır basıyor.

İstatiksel bilgiler ışığında sektörlere bakıldığında en çok işçi sorunu yaşandığını görüyoruz. Yine aynı hizmet sektörü aslında en çok istihdam sağlayan sektör. Fakat yine de en büyük problemleri yaşayanların başındayız.

Nedenlerine bir bakalım:

Yasaya göre Devletin 2022 yılında işsizlik maaşının ne kadar olduğuna bakalım, ondan sonra konuyu değerlendirelim. Yasaya göre işten ayrılan veya işten çıkarılanların yeni bir işe girene kadar belirli bir süre temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla hesabına işsizlik maaşı yatıyor. İşsizlik maaşı 2022 yılında en düşük 2.130 TL en yüksek işsizlik maaşı 4.260 TL. Yani bugünkü asgari ücretine eş değerde!

Diğer kalemler olan kıdem tazminatı, tavan ve taban fiyatlara girmiyorum.

Sektörümüzü ilgilendiren canımızı yakan konulara temas edeceğim.

2021 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Türkiye’de işsiz sayısı 3 Milyon 974 Bin ile %11.2’ye tekabül ediyor. Mevsimsel etkisinden arındırılmış iş gücüne katılma oranı %49.9 ile hizmet sektörü. Bu oranlarla hizmet sektörü istihdamda en büyük payı alırken, yine aynı hizmet sektörü hala Türkiye’de üvey evlat muamelesi görüyor. Buna da kimse bir anlam veremiyor.   

Hizmet sektörü haricinde en küçük imalat işletmeleri örneğin yufkacı, mantıcı vs. yani yeter ki isminde imalat kelimesi olsun, bu teşvikten yararlanmak için yeterli kritere sahip olduğu anlamına geliyor ve kesenin ağzı sonuna kadar açılıyor.

Bir de bizim sektöre bakalım. Ülkemize istihdam sağlıyor, katma değer katıyor, yan sanayisi ile ihracat yaparak döviz girdisi sağlıyor ama konu teşviğe geldiğinde; bırakın teşviği gayri menkullerinizi teminat göstermenize rağmen bin dereden su getiriliyor! Alsan bile ana paradan fazla faiz karşına çıkıyor. Oysaki bu teşvikler hizmet sektöründe de kolaylık sağlasa bizlerde daha fazla yatırım yaparak kazan kazan sistemi oluşturabiliriz.

İşçi bulamamızın nedenlerinden biri, mevcut işsizlik maaşı! Bir diğeri bu mesleğin dışarıdan bakıldığında bir cazibesi yokmuş imajı oluşturması. Ne iş yapıyorsun dendiğinde halı temizlemeciyim derse, olumsuz bir tablo oluşturuyor.

Eğer bizim de mesleğimiz cazibesi, kariyeri, sanatı belgesi olan bir meslek dalı olsa geleceğimize şimdiden yol haritası çizerek işçi sorununa merhem olabiliriz.

Yine mesleki teknik liseleriyle iş birliğimizi daha aktif hale getirmek gerekiyor. Bunun için de odalarda kayıtlı işletmelerimizin daha çok olması ve oda yönetimlerinde yer almamız gerekiyor ki eleman sorunumuzu odalar nezdinde bölümler açarak giderebilelim.

Mevcut durumumuzda, mevcut çalışanlarımıza bu sektörde tutunmalarını sağlamak için onlara insanca çalışma şartları sunabiliyor muyuz? Mesleki eğitim, kariyer koçluğu, adil ücret, abilik, ablalık gibi yakın ilişkiler kurabiliyor muyuz?

Çoğumuz yaz aylarında üniversite öğrencisi çalıştırıyoruz. Bunların coğu kendi dallarını sevmeyen öğrenciler! Çünkü istatistiklere bakıldığında öğrencilerin kendi ailesi ve çevresinde hangi meslek dallarını layık gördüyse onu birinci tercih olarak yazıyor. Öyleyse çalıştırdığımız bu öğrencilere bu mesleği sevdirebiliriz. Bu tür öğrencileri staj yapan, bedava iş gücü olarak görmekten vazgeçip onları eğitelim. Tercihlerini başka yerlerde kullanmak yerine bizleri seçsinler.

Sezon girince de işçi sorunumuz olacak. Malum dünyada ve ülkemizde ekonomik krizler, savaşlar var!  Bu şartlarda işletmemizin ayakta kalması mevcuttu koruyup, gider kalemlerimizi frenlemekten geçiyor.

Kayıt dışı işçi çalıştırmak yerine tüm şartlarınızı resmiyete uygun hale getirmek hem işçilerinizi mutlu kılar hem ülke ekonomisine katkı sağlar!