Kıskançlık duygusunun nedenleri arasında özgüven eksikliği, karşı tarafa güvenmeme, sevdiği kişiyi ve işini kaybetme korkusu yer alabilir.

İnsanlarda kıskançlık aşırı sahiplenme, aşırı aidiyet duygusudur. Klasik bir laftır, seven insan kıskanır. Çok söylenen bir cümledir. İnsanın sevdiği, değer verdiği eşini, işini kıskanması; paylaşmak istememesi doğaldır.

Bu yazım magazine dayalı olmayıp tamamen iş hayatıyla ilgilidir. Kıskanmak, imrenmek, gıpta etmekle ilgilidir. Geçmişten günümüze ve gelecekte önümüze gelecek bir takım müspet veya menfi gelişmelere ışık tutmasına uyarı mahiyetindedir.

Sahip olmak istediğimiz bir şeye başkasının sahip olduğunu görmek insanda çok değişik duygular yaratır. İnsan bazen özenir bazen kıskanır bazen imrenir bu nedenledir ki bazı insanlar karşısındakinin de sahip olmaması için elinden geleni yapar.

Bu tür durumlarda yaşanan duygular arasında özenmek, gıpta etmek, kıskanmak, haset etmek yatar. Çünkü günlük yaşamda çok istediği bir şeye başkasının sahip olduğunu gören birçok insanın rahatsız edici duygular içinde olduğu hemen gözlemlenir.

Oysa kişinin bir şeye sahip olma hırsı, istediği şeye sahip olana düşmanca duygular beslemesine neden olur. Aslında kişi rakiplerini kıskanacağı yerde, benim onlardan ne türlü eksiğim var, bunu nasıl giderebilirim, ben nasıl daha iyisini yaparım diye düşünerek yeni bir yol haritası çizse daha iyi sonuçlar alır.  

Kıskanmak insanı içten içe kemirir. Dostlukların arasını bozar. Bende yoksa onda da olmasın diye düşünmeye sevk eder. Hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmamak gerekir.

İmrenmek güzeldir. Herhangi bir şeyi başarmak için insana gaz verir. Gıpta ile haset birbirine benzer. Birisi kötü huylu, diğeri gayet masum ve duygusaldır.

Gelelim bizim sektörümüze, her ne kadar kıskanmak, imrenmek gıpta etmek, Türk dil sözcüğünde ayrı ayrı anlam ifade etseler de bunlar hayatımızın içinde yaşadığımız karşılaştığımız olaylardır. Malum yeni başlangıçlar, buluşlar, icatlar, gündemler, sancılı başlayabilir. Önemli olan bu sancının hangi yöntemlerle tedavi edilebileceğine karar verilirken röntgenin iyi çekilmesidir. Bazen bu da sizi yeterli bir tanıya götüremeyebilir. Neticede farklı hekimlerin farklı yorumları olduğu bilinmektedir.

Bu yıl Sektörün En’leri Yarışmasının ilki düzenleniyor.

Bu yarışmanın temelleri atılırken ince elenip sık dokunduğundan şüpheniz olmasın! Buna rağmen eksiklerinin de olacağının bilincindeydik. Sağ olsun özge hanım ve ekibi bu süreci profesyonel bir anlayışla yürütüp final aşamasına getirdi.

Sektörün En’leri Yarışmasında ilk üçe girenler netleşti. Dallarında ilk üçe giremeyip de üzülenleriniz olacaktır. Şimdiden bir çoğunuz, “Benim onlardan ne eksiğim var ki ben neden listede yokum, adalet mi bu?” diyorsunuzdur.

Sevgili Meslektaşlarım,

Sizlerden tek isteğim burada kesinlikle art niyet aramayın!

Bu oylama arkadaşlarımızın özgür iradesiyle havuza biriken oyların dağılımı neticesinde ortaya çıkan bir tablodur.

Zaten özge hanım bunun hangi aşamalardan geçerek bu neticeye varıldığını deklare etti.

Şunu da bilmenizde fayda var, enler yarışması gündeme ilk geldiğinde benim ve Bahattin başkanım fabrikalar ile en iyi ustalar kategorisinde olmayacağımızı beyan ettik. Özge hanım’da sağ olsun bizi anlayışla karşıladı.

Dip not olarak,

Önemli olan dereceye girmek ya da girmemek değildir. Bu sektöre gönül veren herkes kardeşimizdir. Ancak bu yarışma geleneksel hale geleceğinden paydaşlarımız kendi dallarından daha güzel başarıla imza atarak ilerleyen yıllarda zirvede olabilirler. Onların başarılarını görmek ve izlemek benim en büyük dileğim.

O zaman son olarak diyelim ki, kıskanmayalım; imrenelim, gıpta edelim, özenelim bu duyguları rakiplerimizi kötülemek için değil de daha iyi işlere imza atmak için kullanalım.

Kainatın Efendisi diyor ki, kendi istediğini kardeşi için istemeyen gerçek mümin değildir.

Selamlar.