Değerli Dostlarım,

Hayırlı ramazanlar diler, sağlıklı huzurlu ve koronasız günlere kavuşacağımızı ümit ederim.

Bu vesileyle Ramazan Bayramınızı da şimdiden kutlarım.

Değerli Meslektaşlarım,

Bildiğiniz gibi yapılan bütün çalışmalara ve başvurulara rağmen sektörümüze çalışma izni çıkmamıştır.

Bizlerde şirketimiz olan Lazer Promax Halı Şampuanları adına izin alıp, hile yaparak; halı toplayabilirdik. Üstelik bu durumun maddi olarak geçirdiğimiz bu zor dönemlere, katkısı bile olurdu.

Ancak biz, diğer çalışmayan meslektaşlarımızı göz önüne alarak bunun etik olmayacağını düşündük ve herkes gibi yasağın başladığı tarih ve saate uyarak tam kapanma yasağına uyduk.

Fakat müşterilerimizden ve çalışmayan, yasağa uyan duyarlı meslektaşlarımızdan gelen telefonlarda birçok firmanın geçerliliği olmayan izin belgeleri aldığını ve kaçak çalıştığını duyduk. Duymaya da devam ediyoruz.

Birilerinin hakları üzerine inşa ettikleri firmalarıyla fırsatçılık peşinde koşuyorlar!

Bu konuyla ilgili söylenecek çok şey var ama ben başka bir hususa dikkat çekmek istiyorum.

Asıl can alıcı nokta şu, resmi yükümlülüklerini yerine getiren kayıtlı firmaların, devletin verdiği karara uyarak kayıt dışı durumuna düşmesi.

Bu tabloya göre bazı kararların bilançosu, yine yükümlülüklerini yerine getiren sorumluluk sahibi firmalara kesildi.  

Dostlarım,

Tüm meslek gruplarını gözden geçirelim.

Bu kadar sahipsiz olan başka bir meslek grubu daha var mı?

Eminim yoktur.

Müşteri nezdinde bizim kadar hırsız, üçkağıtçı, dolandırıcı ve basit görünen ikinci bir meslek grubu olduğunu sanmıyorum.  

Son zamanlarda sektöre emek veren, maddi manevi bedel ödeyen firmaların artık farklı sektörlere yöneldiklerini duyuyoruz, görüyoruz.

Peki, sizce haklı bir terk ediş olabilir mi bu?

Korona’nın yaşlılara daha çok zarar verdiği gibi bilinen bir gerçekti.

Yine aynı Korona sektörümüzde de eski ve kayıtlı firmaların çalışmasına izin vermedi.

Kayıt dışı çalışanların önünü açtı.

Bunca savaşı, emeği ve çabayı boşa çıkardı.

Ah be Korona,

Yine yaptın yağacağını!

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Saygılarımla,

Nihat Ağar