İstanbul'un sayılı halı yıkama fabrikalarından birinin kurucusu, mesleğe yıllarını vermiş değerli bir abim telefon görüşmemizde, şirketinin ilk yıllarından bahsederken şunları aktarmıştı. 

"İlk yılın sonunda arsamızı aldık, sonraki yıl fabrikamızı yaptık, sonraki yıl makinelerimizi aldık. 4. yılı tamamladıktan sonra kenara birşey koyamadık."

Fiyatları dolara çevirerek bir hesap yapalım. Bu işletme kurulduğunda metrekaresi 3 TL'den, yani o zamanki kurla 2 dolardan halı yıkıyormuş. Şuan 8 TL'ye, yani bugünün kuru ile 1.15 dolara kadar düşmüş fiyatı. TL olarak rakiplerini geçmiş olsa da kurulduğu yıla oranla geride kalmış. O zaman aldığı arsa maliyeti de yaptırdığı fabrika maliyeti de makine fiyatı da dolara bağlı olarak artmış durumda. Sektörümüzdeki dolarizasyonu kimse inkâr edemez. İşçilik dışında tüm kaynaklarımızın değeri dolara bağlı olarak artıp azal(m)ıyor. Fiyatı dolar bazında bu kadar gerileyen bir işletme, haliyle kenara birşey koyamaz.

Reklam karlılığımızı ve fiyatlarımızı artırabilmek için şart.

Görüştüğüm halı yıkama işletmelerinin çoğu, "işlerimiz çok iyi, hiç reklam yapmıyoruz, broşür bile dağıtmıyoruz." diye övünür. Ben bu işletmelerle karşılaşınca şöyle söylerim. İşte büyüme fırsatını kaçıran bir firma daha... 

Şimdilik işlerini yolunda götürse de büyümeye odaklanmayan firma batmaya mahkumdur. Eğer bir sektörde rekabet yoksa rehavet vardır. Rekabet olan her sektörde büyümek, yatırım yapmak zorundasın. Reklam yapmayan işletme büyüme fırsatını kaçırıyordur. En hafif tabirle kârdan zarar ediyordur. "Akarken doldur" der eskiler. Büyüyebilmek için karlılığı artırmak zorudasın. Karlılığını artırmak için hem işlerini, hem fiyatını, hem de verimliliğini artırmalısın. İşini ve fiyatını artırabilmek için reklam yapmak zorundasın. Bulunduğun şehirde senin markanı tanımayan çok sayıda potansiyel müşteri var. Hiç durma, daha fazla reklam yap ve fiyatlarını artır değerli abi(leri)m.