Değerli meslektaşlarım, Korona virüs'ün tüm dünyaya yayıldığı, Dünya sağlık örgütünün Pandemi ilan ettiği bu günlerde yaşananlar sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. Zira bir kısmımız iş durdurma, kapatma eğilimine girerken bir kısmımız temizlik ve hijyenin çok önemli olduğu düşüncesiyle hizmete devam etme eğiliminde.

Evet bence de bu günlerde ve tüm gelecekte temizlik ve hijyen çok önemli ve gerekli tedbirleri alarak hizmete devam edilmelidir. Lakin değinmek istediğim asıl konu, temizlik ve hijyenin sürdürülebilir hale getirilmesi, bunun işletmelerimize sonuçları ve fiyat politikalarımız konusudur.

Bu salgının tek seferlik bir salgın olduğunu düşünmek aptallık olacaktır. Zira şu anda kuzey yarımkürede etkili olan bu salgın şu an sonbaharı yaşayan ve bir kaç ay sonra kış mevsimini yaşayacak olan güney yarımküreye geçecek daha sonra tekrar bizimde bulunduğumuz kuzey yarımküreye yönelecektir.

Bu sebepledir ki; bu salgın sebebiyle dünyada hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Tabii ki, bizim sektörümüzde de çok şey değişecek, değişmek zorunda. Artık daha dikkatli, daha hijyenik, daha bilinçli çalışmak zorundayız.

Artık sadece halının temiz görünüp görünmediğine değil, hijyen hale gelip gelmediğine bakmak durumunda olacağız. Belki de kurutma odaları kurduğumuz gibi sterilizasyon odaları kurmak zorunda kalacağız. Merdiven altı üreticilerin TSE siz ama ucuz ürünlerine güvenmeyecek daha kaliteli ve pahalı ürünleri kullanacağız. Ofislerimizden, WC ve lavabolarımızdan, araçlarımızdan el dezenfektanlarını eksik etmeyeceğiz.

Tüm bunlar bizim için önemli maliyetler yaratacaktır. Bir başka maliyet ise tüm çabalara rağmen salgın sebebi ile iş durdurmak zorunda kalınması ihtimalidir.

Bu noktada sormak istiyorum. Sektörde bulunan firmaların kaç tanesi iki ay sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve buna bağlı iş durdurulması durumunda, personelinin maaşlarını ödeyecek bütçeye sahiptir. Ben eminim ki; sektördeki işletmecilerin %1'i bile böyle bir ekonomik güce sahip değil. Yine eminim ki; işletmelerin %99'u personelinin evine ekmek götüremeyecek oluşunu umursamayacak ve işten çıkaracak.

Şimdi sormak istiyorum. Böyle bir aşamaya gelinmesi durumunda hiç utanmayacak mısınız? Ancak size yeteceğinizi düşündüğünüz paranız ile sofranızı donatırken, işsiz kalmış elemanınızın ne durumda olduğunu düşünmeden yemek yiyebilecek misiniz?

Şu anda çoğunuzun Şükrü POLAT konuyu nereye getirecek diye merak ettiğini görür gibiyim. İnşallah böyle bir noktaya gelmeyiz. Lakin gelirsek hepimiz takkemizi önümüze koyup gelinen noktaya ne sebeple geldiğimizi, elemanlarımızı neden işsiz bıraktığımızı, bir, iki, üç, beş ay kapatmak zorunda kalsak bile, bizi yıllarca sırtında taşıyan personelimizi neden taşıyamadığımızı, mağdur olmalarına sebep olduğumuzu düşünmek zorundayız.

Ben sizin yerinize düşündüm; böyle bir noktaya gelirseniz fiyat politikalarınız, geçiniyorum ya daha ne olsun zihniyetiniz yüzünden gelmiş olacaksınız.

Çözüm mü? tabii ki bu günlerde değil, fakat bu salgının atlatılmasına müteakip acilen fiyat politikalarınızı gözden geçirmeli zam yapmalısınız. 2018 yılında marketlerde 1 litre süt 3 lira idi şu anda 6 lira. Temel ihtiyaç maddelerinin bile iki yılda %100 zam gördüğü ortamda sizler pasif davranarak gerekli zamları zamanında yapmazsanız, yarın öbür gün personelinize olan yükümlülüklerinizi yerine getiremezsiniz.

Tüm meslektaşlarım bilmelidir ki, toplum sağlığı için çok ama çok önemli bir sektörüz. Salgın sonrası önümüze çıkacak yeni maliyetler ve kriz dönemlerinde işletmelerin sürdürülebilir olabilmeleri, personeli mağdur etmemeleri, hatta işletme sahiplerinin de mağdur olmaması için yeni bir zihniyete ihtiyacınız var.

Lütfen, daha dikkatli, daha hijyenik, daha bilinçli çalışarak, insanca yaşayalım ve yaşatalım.