Çözümde görev almayan problemin bir parçası olur. Çözüm, dilimizde sık sık kullanılmasından dolayı merak edilen kelimelerden biridir.

Türk Dil Kurumu sözlük anlamında çözüm, bir sorunun çözümünde alınan sonuç; bir denklemde bilinmeyenin yerine konduğunda o denklemi gerçekleştiren sayılar ya da sayı problemlerinin çözülmesi için gösterilen işlemler anlamına gelir.

Sorunun değil, çözümün bir parçası olabilmek herkesin yapabileceği bir iş değildir. Sorun ne kadar büyük olursa olsun, o sorunu çözüm odaklı benimsemekten geçer. Çözümün bir parçası olmayan herkes, sorunun bir parçasıdır. Eğer gerçekten çözüm odaklı yaklaşımı benimseyip çözümün bir parçası olmak istiyorsak, samimi duygularımızı katarak objektif yaklaşım ile stratejiler geliştirerek muhatabına da iyi analiz ederek onun istek ve arzularını göz önünde bulundurarak ihtiyaç ve beklentilerine uygun çözüm üretmeliyiz.

Eskiden problemlerin çözümünde özellikle taşralarda kanaat önderleri, halk meclisleri, akil kişiler, beyler, ağalar, hacılar, hocalar, eğitmenler vardı.

Herhangi bir vukuat olduğu zaman önce bunların süzgecinden geçerdi. Problemlerin adli vakası büyük ise resmi makamlara öyle intikal ederdi. Günümüzdeki ombudsmanlık gibi çözümün bir parçası olabilmek için şunları yapabilsek yaptığımız yanlıştan dolayı veya hatalı bir davranışımız, söylemimizden dolayı hatamızı kabul edebiliyor muyuz?

Oysaki insanların en zayıf noktası benliği yani ben olgusudur çünkü bu türler ben yanlış yapmam benim dediğim doğrudur ben haklıyım ben güçlüyüm benim adamım var dediği takdirde çözümün değil problemin bir parçası olmaya adaydır.

İnsanoğlunun da beşer ve şaşar olduğunu benimsemez. Önemli olan haklıya hakkını verebilmek haksız olduğunu da kabullenebilmektir. Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmek belki kısa süreli menfaat sağlayabilir ama uzun vadede ise insanlar kendi şahsiyetlerinden çok şey kaybederler. Hayattaki beklentilerimiz, belki maddi anlamda çok şeyler elde etmiş olabiliriz ama bir dostun bir arkadaşın bir yareninin bir meslektaşının yerini tutamaz. Sektör olarak çözümün bir parçası maalesef yeterince olamıyoruz istisnalar hariç. Son 18 yıldır sektörümüzün çözüm bekleyen sorunlarına çözüm odaklı yaklaşımı yeterince gördüğümüzde söyleyemiyorum. Bunun içindir ki zaman zaman latifede olsa bir köye iki deli lazım derim, tamamda bu sektörde iki deli var da niye çoğaltamıyoruz?

Zannediyorum delinin ya delisini ya da akıllısını bulamıyoruz. Yanlış yorumlara gidilmesin o iki delinin birisi ben, diğeri Bahattin başkanımdır. Çünkü akıllı ile deli arasındaki fark; biri bildiğini söylemez diğeri söylediğini bilmez ama siz yine de akıllılardan olun. Bahattin başkanım demişken sayın başkanımım engin hoşgörüsüne sığınarak ismini lanse ettim. Çünkü şahsımı bir kenara bırakalım, sayın Bahattin başkanımın bitmez tükenmez meslek aşkını sektör aşkıyla pekiştirerek dört mevsim sektör sorunlarımızı resmi merciiler dahil her platformda kaleminin tükenmezi bittiği halde tuşların kifayetsiz kalmasına rağmen söylerken dilinin kurumasına rağmen yorgunluktan gözlerinin feri zayıflamasına rağmen eğer konu sektör sorunu ise her şeyi bir kenara bırakıp bizleri bilgilendirerek çözümün bir parçası değil hepimizi çözüm konusunda bilgilendirerek, bize rota çizmesi ve liderlik yapmasına minnettarız.

Bununla birlikte engin meslek ve hayat tecrübeleriyle yazılarını okurken feyz aldığım Şevket ve Rıdvan kardeşlerime; PHTYD’nin bilgilendirmeleri ve diğer STK’larımızın güncel konularını gündeme getirerek bütün bunları profesyonel bakış açısıyla bizlere aktararak aydınlatan Özge hanımefendi liderliğindeki halı yıkama haber ekibine çözümün bir parçası oldukları için minnettarız.

Çözümsüzlük problem yaratır problemi çözmek bizleri aydınlığa götürür.

Gelin tanış olalım işi kolay kılalım, sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.

Sahi biz ne arıyoruz?