Nöro pazarlama son zamanlarda çokça karşımıza çıkan bir pazarlama yöntemi. İnsanların duygularına hitap eden reklamlarda, bilinçaltını etkileyen pazarlama stratejilerinde bu yönteme sıkça rastlarız. Bu yazıda halı yıkama sektörünün toplumdaki itibarını yükseltebilmek için yapılmasını şiddetle tavsiye ettiğim bu reklam çeşidinden bahsedeceğim.

Filmlerde çoğunlukla ürün yerleştirme ile viral olarak yapılan bir reklam çeşidi vardır. Sigaranın, alkolün, ateşli silahların reklamını umuma açık ekranlarda yapmanın yasak olduğunu biliyoruz. Fakat sinema, dizi ve internette dolaşan birçok yapımda viral olarak bunların reklamı yapılıyor. Hem de en etkili tekniklerle. İdam edilmekte olan bir insanın son isteği filmlerde genel olarak bir sigaradır mesela. Veya bir yatak odası sahnesi sonrasında muhakkak partnerlerin elinde sigara görürsünüz. Başarılı bir satıştan sonra, uzun uğraşlar sonucu bir işi başardıktan sonra, hazineyi bulduktan sonra, bombayı imha ettikten sonra, rehineyi kurtardıktan sonra, biri ile sevgili olduktan sonra yönetmenler muhakkak oyuncunun eline sigarayı ve içki bardağını tutturur. Bunun için sigara üreticilerinden destek alırlar. İşte yapılan bu reklam neticesinde insanların elinden düşüremediği, bağımlısı olduğu, özendiği sigara ve alkol tüketimi sağlanmış olur. Bir duygu ile bir ürün yan yana getirilerek insanlara klasik koşullanma sonucu empoze edilen şey gayet iğrenç tadı olan sigara ve alkol. Ne kadar da garip.

Reklama ciddi harcamalar yapan CocaCola reklamlarında hayattan keyif alan gençlerin bulunduğu onlarca sahne görürsünüz. CocaCola'nın şişe açma sesi eşliğinde ferahlama nidaları bilinç altınıza "Coca Cola içerseniz siz de keyifli, genç, enerjik ve ferahlamış olursunuz" der.

Bahse konu reklamların tamamında nöro pazarlama teknikleri kullanılıyor. Pozitif duygularla satılmak istenen ürün-hizmet eşleştiriliyor. Bu algı markanın satışlarını artırdığı gibi kalite algısını da yükseltiyor.

Nöro pazarlama yıllardır kullanılıyor. Fakat sektörümüz onu yanlış kullanıyor. "Reklamın kötüsü" başlıklı yazımda yanlış kullanımımız hakkında bir şeyler yazmıştım. Şimdi doğru kullanım örneklerine geçelim.

Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da halı yıkama mesleğini icra eden değerli arkadaşımız Bülent Çakırhan'ın ulusal basında yer alan haberi sektör algımızı düzeltmek için muazzam bir iş görmüştür. Haberi hatırlayalım.


Haberi okuyan insanlarda halı yıkama mesleğini icra eden meslek grubuna karşı oluşabilecek pozitif duyguları düşünürsek nöro pazarlamayı anladık demektir.

Başka bir örnekte ise halıdan, yorgandan çıkan paraların iade edilmesi haberlerini görüyoruz.




 


İstisnasız bir araya gelen halı yıkama derneklerinin tamamında toplumdaki halı yıkama meslek algısının düşük olduğundan şikayet edilir. Onca yatırım, onca emek var ortada fakat insanlar halı yıkama mesleğini icra edenlere gereken değeri vermiyor. Eğer bu sorunu çözmek istiyorsak kötü reklamların sayısını azaltıp iyi reklamların sayısını artırmalıyız. Bu şekilde toplumdaki halı yıkama mesleğinin itibarını düzeltmiş oluruz.

Eğer bu mesleğe kendimiz saygı duyuyorsak tüketicilerin de saygı duyması için bu çalışmaları yapmak, meslektaşlarımız hakkında olumsuz, rencide edici, hepsini kapsayıcı ifadelerden uzak durmak zorundayız. Halı yıkama mesleği, icra eden dostlarımızın %5'i işini hakkı ile yapıyor olsa bile bana göre toplum tarafından değer görmesi gereken bir meslektir. Kaldı ki bu işi yapan insanların yarıdan fazlası dürüst, işini hakkıyla yapmaya çalışan insanlardan oluşuyor.

Okumaya, düzelmeye, düzeltmeye devam edeceğiz.