1947 - 1949 yıllarında Sovyet Arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko tarafından yapılan araştırma sonucunda Sovyet Altay'larının Pazırık bölgesindeki bir mezar odası içerisinde 40'a yakın kurgan bulunmuş ve bu kurganlar içerisinden tarihe çok önemli ışıklar tutan sanat eserleri çıkmıştır. M.Ö. 3. yüzyıla ait Hun halısı Pazırık vadisinde, beşinci kurgandaydı. 

Halının mucizevi bir şekilde günümüze kadar ulaşması ise mezar odası içerisine dolan suyun buzlaşması ve halının da buzun içerisinde kalmasıyla mümlün olmuştur.

Sanat tarihinde bilinen ilk türk halısı olan bu şaheserin boyutları 1,89x2 metre olup, bir desimetre karede 3600 ilmek bulunmaktadır. Üzerinde biniciler, süvariler, geyikler, sığınlar ve hayâli yartıklardan griffon figürleri yer almaktadır. Pazırık halısı, Türklerin halıcıkla ilgili çok eskilerden beri uzmanlaşmış olduklarını göstermektedir.

Pazırık Halısı da çıkarıldıktan sonra özel yöntemlerle yıkanmış, kurutulmuş ve üzerine alkol, jelatin ve gliserin içeren özel bir karışım sıkılmıştır. Pazırık Halısı bu haliyle başka bir bakım görmeden  1950’de beri St.Petersburg Hermitaj müzesinde sergilenmektedir.

Selçuklu Dönemi Halıları Selçuklu Dönemi Halıları

Pazırık Halısının Yapısı

Pazırık Kurganlarında keşfedilen ve ve MÖ 5.yy’a tarihlendirilen yün halı, Pazırık Halısı adıyla dünyanın bilinen en eski halısıdır. Halının ebatları 195*205 cm ölçülerinde olup , aşağı yukarı 4 metrekare gelmektedir. Çok ince yünden dokunmuştur ve her bir cm. karesinde 36 Gördes düğümü tespit edilmiştir. Bu düğüm sıklığı halının kendi dönemi içerisinde büyük bir ustalıkla yapıldığını göstermektedir. Renkler yumuşak ve olgundur. Zemin koyu kırmızıyken, gölgelerin bir kısmı açık mavi bir kısmı kırmızı olup, halıda sarı renkler hakimdir. Rudenko hünerli bir halı yapıcısının bir günde 2000 düğüm atabileceğini söylemiştir.

Pazırık halısında santimetrekaresinde 36.000 olmak üzere toplamda 1.250.000 düğüm vardır. Buradan hareketle Pazırık Halısının en az 18 aylık aylık bir çalışmanın sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bu halı stil, ölçü ve şekil bakımından Türkmen Halılarına benzemektedir. Halının dokunmasında kullanılan ipler yün olup oldukça ince ve çok bükümlüdür. Motifler birbirine mükemmel bir uyum içerisinde bağlanmıştır.

Pazırık Halısının Sembolik Motifleri

Halının orta kısmı, sıralar halinde teşhir edilmiş yaldız şekilleri ve lotus (Nilüfer) süslemeleri ile doldurulmuştur. Eserin bu orta kesiminde 24 kare alan içerisinde bazı araştırmacılara göre dört yapraklı bir çiçek motifi vardır. Geçerliliği kanıtlanmamakla birlikte bu 24 kareyi 24 Oğuz Boyu ile ilişkilendiren görüşler de vardır. K.Erdmann’ın ”eyer örtüsü” olduğunu zannettiği bu halının ortasındaki karelere bölünmüş kısmı dikkate alan Jettmar gibi araştırmacılar halının bir oyun halısı olduğunu da iddia etmişlerdir. Halının bazı noktalarındaki rozet veya üçgen motiflerin oyunun başlangıç ve bitiş noktaları olduğu ileri sürülmüştür. Bu oyunun ilkel bir satranç şeklinde zarla oynanan bir oyun olduğunu ileri sürmüştür.

24 karenin olduğu bölümü, genişlikleri çok az değişen üçü dar olmak üzere beş bant (su kanalı) ile kuşatılmıştır. Bunlardan ilki, kartal başlı arslan vücutlu bir motifi simgeler. Bu Grifon’un başı, arkaya doğru çevrilmiş olup gagasından dili gözükmektedir. Bu hayali yaratığın kafası yukarı kalkık, kanat ve kuyruğu tamamıyla kareye sığdırılmıştır.

İkinci bant ise ise tek sıra halinde sağdan sola doğru yürüyen bir grup eliği (Geyik türü) gözler önüne sermektedir. Bu geyik ise İç Asya’da yaşayan ”Alces Machis” denen bir türdür. Bu cins geyik İran ya da Ön Asya’da bulunmamaktadır. Geyik üzerindeki şekillerde Türk Hayvan Üslubuna ait tasvirler yer almaktadır. Bir sonraki şeritte ise geyiklerin ters istikametinde heybetli bir alay halinde ilerleyen bir sıra Türk süvarisini gösterir. Atın yanında yürüyen ve üzerine binmiş halde yer alan süvariler İç Asya’da giyilen türden bir başlığa, ayrıca çizme ve pantolona sahip olarak İç Asya kıyafetiyle karşımıza çıkar. Atların üzerindeki eyer örtüleri ise bize yine diğer pazırık kurganlarından çıkarılan eyer örtülerini hatırlatmaktadır.

Atların hepsi gemlidir. Bazı gemlerde süs plakaları gözle görülmektedir. Atların sırtlarına keçeden yapılmış örtü konmuştur. Hayvanın terini almak üzere sırtına konan bu nakışlı örtülere Orta Asya’da ”çaprak” ya da ”şaprak”, Anadolu’da ise ”terlik” ya da ”ter keçesi” denmektedir. Atların kuyruğunun düğümlü olduğu göze çarpmaktadır. Bu tasvir bozkır topluluklarının etkisiyle yapılmıştır. At kuyruğu bağlama ya da kesmenin mitolojik, dini ve sembolik anlamları yüzyıllarca Türk Toplumları arasında yaşamıştır. Halı üzerinde bulunan pars damgası da dikkate değerdir. Ayrıca Pars, Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’nın ve Tataristan’ın devlet damgasıdır.

Editör: TE Bilişim