Ortalama insan ömrünün 80 yıl olduğu canım Ülkem de yolun yarısını çoktan geçtik. Yaş nerdeyse oldu elli. Geçen günlerin hepsi belli, gelecek günlerinkiyse sahibi Yaradan da gizli.

Bu yaşa kadar birçok sivil toplum örgütlerinde, dernek, vakıf, siyasi parti, spor kulüpleri, esnaf teşekkülleri veya sosyo-kültürel acıdan bana göre önem arz eden birçok oluşumda; gerek yönetici gerek konuşmacı gerçekse sade bir kişilik olarak sayısız defalar bulundum.

Ulusal veya uydudan da olmak üzere mahalli kanallara, yayın yapan televizyon, dergi, radyo ve gazeteler gibi nice basın yayın organlarına da konuk edildim. Yazılar yazdım. Yazılan yazılarda eleştirildim.

Naçizane son 1 ayda, 3 tane köşe yazısı yazdığım Halı Yıkama Haber internet gazetesindeki yazılarım kadar özelden eleştiri ve yorum almamıştım.

Nasip olursa belki 23 tane daha da yazacağım.

Şimdiye kadar gördüğüm herkes yorumunu yayının yapıldığı mecrada yapar veya oraya bağlanarak eleştirilerini açıkça sunardı. Değişen dünyada demek ki okuyucu kitlesi, kafa yapısı ve konuya ilgili oluşları ile de alakalı fikir beyan etme özgürlüklerini de kısıtlanmış gibi düşünebiliyor.

Oysa yayınımızın yapıldığı mecrada hiç bir şekilde fikrimiz, ideolojimiz, konumuz veya yazılarımıza bir sınırlama getirilmesi; yahut böyle bir ön pazarlık söz konusu dahi edilmedi. Benim anlayamadığım ise çok yüksek izlenim oranları alan yazılarımın muhatapları buradan bir kelime yazmadan; orada, burada sosyal medyada veya farklı iletişim kanallarında benim yazılarımı tartışıyorlar.

Aslında böyle yapmaları çok iyi. Kendilerine veya bulundukları konuma uygun konu bulamayanlar, bizlerin yazdıklarını dedikodularına konu alıp, beceriksizliklerini kapatmaya malzeme buluyorlar.

Hatta eleştirip, bir beğen işareti bile atmaktan aciz şahsiyetlerden bazıları ise, katıldıkları bazı programlarda şahsıma münhasır görüş, öngörü, fikir veya eleştirilerimi de, kendilerine aitmiş gibi anlatmaktan hiç rahatsızlık duymuyorlar.

Hissiyatsız liderler, kendi üyelerinin yazılarını okuyup yorumlamaktan âciz kalırsa; tuz kokar vesselam. Bu aşamaya kadar boş gelmedik, burada da boş durmayacağız!

Tabi ki Halı Yıkama Haber gazetesinin de hakkını teslim edeceğiz çünkü bizde: “hak edenin hakkını vermek; yetimi giydirmek kadar sevaptır” derler.

3 Mayıs TÜRK gününüzü kutlarken, Müslüman Türk’e yakışan hayat tarzıyla yaşamanızı dilerim.