Yoğun rekabet ortamına giren işletmeler uzun ömürlü olabilmek rekabet üstünlüğünü elde edebilmek amacıyla çeşitli yöntemler uygulamak zorundadırlar. Rekabetin yoğun ve zorlu olduğu sektörlerde firmalara bir çıkış yolu sunabilmektedir. Rekabet avantajı elde etmek için sürdürülebilir kaynak temini sağlamak ve uzun ömürlü bir yaşam sürmek gibi hedeflerine ulaşmada büyük bir kurtarıcı olarak kabul görmektedir. Firmaların özellikle son dönemlerde içine girdikleri yoğun rekabet ortamının azaltılması için bir yönteme başvurulmasıdır. Özellikle bizim sektörümüzde işletmeler piyasada karşılaştıkları yoğun rekabet ortamında teknolojinin ve iletişimin yüksek olduğu bu dönemlerde, işletmeler arasındaki benzerlikler yoğun rekabet ortamına yol açmaktadırlar.


 

Gayeleri ise yüksek karlılık beklentilerinin olmasıdır. Eğer aynı sektördeki işletmeler rekabet şartları ile başa çıkamazlar ise beklentileri olan çok kısa süre içinde kar edilmeyen bir işe devam edip etmemelerini tartışmaya başlayarak karamsarlığa sürüklenirler. Çünkü rekabet edememişlerdir, oysaki asıl rekabetin rakiplerinin yaptıklarından farklı olanı yapmaktır. Amaç müşterilerinin algıladığı önem derdiği kriterleri esas alarak rekabet avantajını yaratmaktır. Müşterilerine benzersiz değerler sunabilmektir.


 

Bizim sektörümüze baktığımızda şu söz aklıma geliyor “nereye gittiğini bilmiyorsanız her yol sizin için makbuldür” oysaki planlar hiç bir şeydir, planlama her şeydir. Biz işletmelerin hedefi şu olmalıdır uzun dönem yaşamını devam ettirmek sürdürebilir bir rekabete girebilmek için elindeki doğal kaynakları insan kaynaklarını sermayesini alt yapısı ham madde vesaire kaynaklarını etkili ve verimli kullanabilmekten geçer. Eğer rakiplerinle rekabet etmek istiyorsan yapıştır kopyalama mantığıyla değil yeniliklerle rekabet, hizmet üstünlüğüyle rekabet, tedbirli hızlı karar verme üstünlüğüyle rekabet, kalite üstünlüğüyle rekabet, maliyet üstünlüğüyle rekabet, müşteri memnuniyetiyle rekabet, yeni teknolojilerle rekabet vesaire bu kriterlerin varsa rekabet edebilirsin.


 

Bugün bizim sektörümüze baktığımızda eğer resmi kayıtlı işletmeler işletme giderleri devlete olan yükümlülüklerinden dolayı giderleri gelirlerinden fazla olduğu için yılın altı ayını borçlarını ödemek için geri kalan altı ayını da fazla borçlanmamak için mesai yapıyorsa bu durumda rekabet etmeleri minimuma düşüyor. Yatırım yapma şansları yok denecek seviyeye düşüyor. Bir sektör düşünün %80’ni kayıt dışı çalışıp resmiyette hiçbir mali yükümlülüğü olmadığı için haksız rekabet hükümlerini çiğneyip, gününü gün edip, yatırım yapıyorsa nasıl olsa Türk Ticaret Kanunu’nun 56. Maddesine göre haksız rekabetten dolayı dava açsalar ne yazar denetim olmadığı müddetçe, bu kervan böyle yürür diyorsa ne yazık ki hazin bir tabloyla karşı karşıya kaldığımız aşikardır. O zaman birilerinin değil topyekün koro halinde mücadele zamanı gelmedi mi? Yoksa bütün bunlara sakın kader demeyin, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır gününü gün etseler ne olur bunlara dur diyecek bir ana kadememiz vardır mı diyeceğiz? PHTYD olarak reatiliye geçirmesini de biliriz ama ahde vefadan dolayı sabrın sonu selamettir, sabır başarının anahtarıdır, sabır zorluklara karşı dayanmaktır, sabır başarıya ulaşmak için bazı zorlukları aşmaktır, sabır müminin silahıdır sen sabırlı ol yeter devran dönecektir. Sana yapılan haksızlıkları mevlam görecektir, ahın yerde kalmaz sıra onlara gelecektir, PHTYD olarak şu ana kadar hiç kimseyi yolda bırakmadık, herkes menfaatinin bittiği durakta indi. Kimsenin yaptığı iyilik ve kötülük yanına kalmaz, keser döner sap döner gün gelir hesap döner, yeter ki rekabetini adil bir şekilde yap.